Bayramların, büyük festival ya da kutlamaların en önemli özelliği, insanlar arası etkileşim ve iletişimi doruk noktaya çıkarmasıdır. Bu son derece önemlidir. Çünkü insanlık teknolojik gelişim ve ilerlemesini bu tür bir arada bulunuş ve etkileşimlere borçludur.
İnsanlar avcı toplayıcı düzenden sonra köylere, daha sonra da kentlere yerleşerek bir araya gelmiş, ve ortak hareket edebilmişlerdir. Yani etkileşim ve iletişimde bulunabilmişlerdir. Bu da doğal olarak, birbirlerinden gördüklerini ve duyduklarını geliştirerek alet yapımı ve teknolojik ilerlemeyi hızla artırmıştır.
Elektrik, bilgisayar ve ardından internetin ortaya çıkmasıyla, günümüzde sekiz milyarı bulan dünya nüfusunun iletişimle inanılmaz etkileşimine tanıklık etmekteyiz. Bu sonuç insanlar arası iletişimde hiç görülmemiş bir sıçrama gerçekleştirmiştir. Günümüzde insanlar arası mesajlaşmaların yılda yüz trilyonu geçtiği hesaplanmıştır.
GELİŞİMİN TEMELİ İLETİŞİM
Teknolojik gelişim de iletişimdeki baş döndürücü bu artışa paralel olarak, son elli yılda neredeyse tüm insanlık tarihindeki gelişimim bir kaç katı artmasına neden olmuştur. Bu durum bize gelecekle ilgili neler anlatıyor? Bunu şimdilik bilemiyoruz.
Şu anda bütün uygarlığımızı, nükleer silahlarla birkaç saatte yok edebileceğimizi de hepimiz biliyoruz. Bununla da kalmayıp okyanuslarımızı ve tüm dünyayı hızla kirletiyoruz. Denizlerimizdeki ve karalardaki canlı türleri son elli yılda teknolojideki artışın aksine hızla azalmakta, iklim değişmektedir. Yani diyeceğim o ki bunca gelişmeye rağmen, yaşadığımız dünya üzerinde insandan daha yıkıcı bir tür yaşamamıştır.
İnsanlık bunca şeyi başarıp da bu güne geldikten sonra, kendi sonunu getirecek bir felaketi yaşarsa neler olur bilemiyorum? Ancak, insanlar arasındaki bu iletişim düzeyinin, gelecekte yaşanması olası felaketler için önceden çözüm üretmesi, galiba geleceğe ilişkin tek umut gibi görünüyor.
BELKİ DE İLETİŞİM DÜNYAMIZI KURTARACAK
Ayrıca bütün bunlara fazla da takılmamak gerekiyor. Bence neden burada olduğumuzu anlamaya çalışalım yeter. Atalarımızın yerleşik düzene geçmesi, çiftçiliği öğrenip sanat icra etmesi, doğayla barışık bir biçimde milyonlarca yıl yaşayabilmesi, güneşin her gün doğmasına, yağmurun yağmasına ve tabi ki toprağa bağlıydı.
Toprağın, okyanusların ve iklimin canını okuduk. Ancak güneş hala tepemizde pırıl pırıl parlamakta, yağmur yağmakta ve şimdilik toprak da var. Bu az bir şey mi?
Bu duygularla birlikteliğin, iletişim ve etkileşimin doruk nokrası olan bayramlar ve yaşadığımız bu bayramın, ülkemize ve tüm dünyamıza güzellikler getirmesini ve mutlulukla geçmesini diliyorum. Bayramınız kutlu olsun.
(Bartın Gazetesi’nin 25 mart 2025 tarihli sayısında yayınlanan Mehmet DEMİRCİOĞLU yazısı)
0 Yorumlar
Teşekkürler ...