YAPRAK ZİHNİOĞLU
Emekçi Kadınlar Derneği ve bazı kadın dernekleri 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü"
değil de "Emekçi Kadınlar Günü" olduğunu ısrarla vurgularlar. Bu önerilerini hangi
tarihsel gerçeğe dayandırdıkları benim için merak konusu. Bu konudaki olgulara
bakalım.
Neden 8 Mart ve Neden "Uluslararası Kadınlar Günü"? Clara Zetkin, her yıl bir günün
"Uluslararası Kadınlar Günü" olarak ilan edilmesini, ilk kez Kopenhag'da toplanan
İkinci Uluslararası Kadınlar Konfe-ransı'na, 27 Ağustos 1910 günü (bu tarihi günde)
sunduğu önerge metninde önerdi. Bu önerge metni yine Zetkin'in çıkardığı kadın
gazetesi Die Gleicheit (Eşitlik) 'te 29 Ağustos 1910 tarihli sayısında da yayımlandı.
Günün "8 Mart" olarak belirlenmesi de yine Zetkin'in önerisiyle gerçekleşti.
Bu konuda somut bilgi veren, ABD Komünist Parti-si'nin yayınevi olan International
Publishers'in yayınlarından, yine parti üyesi tarihçi Philip S. Foner'in derlediği "Clara
Zetkin: Seçme Yazılar" cildinde Foner'in giriş yazısından bir alıntı:
Tarih olarak 8 Mart'ın seçilmesinin nedeni Birleşik Devletler'de o gün gerçekleşen
olaydı. New York kentinin iğne işçileri sendikalarındaki çoğu sosyalist olan kadın
işçilerin liderliğinde 8 Mart 1908 Pazar günü bir kadın eylemi için çağrı yapıldı.
Manhattan'da, Lower East Side'ın tam ortasındaki Rutgers Meydanı'nda yüzlerce
kadın oy hakkı talep etmek ve güçlü iğne işçileri sendikalarının kurulmasını gündeme
getirmek için toplandı. 1908 eylemi çok başarılıydı ve hemen ülke dışındaki sosyalist
kadınların ve Clara Zetkin'in ilgisini çekti. Zetkin bu eylemden esinlenerek
Kopenhag'da Amerikalı kadınların gösteri yaptığı günün Uluslararası Kadınlar Günü
ilan edilmesini ve her yıl 8 Mart'ın bütün ülkelerdeki kadınların eşit haklar için
mücadelesine adanmasını talep eden önergeyi hazırladı. Önerisi delegelerin
çoğunluğu tarafından kabul edildi ve ertesi yıl, 1911'de ilk Uluslararası Kadınlar Günü
gerçekleştirildi,
ULUSLARARASI KADINLAR GÜNÜ
Ülkelerin sınıf bilinçli proletaryasının siyasal ve sendikal örgütleriyle mutabık olarak,
tüm ülkelerin Sosyalist kadınları her yıl bir Kadınlar Günü düzenleyecektir. Bu günün
en önde gelen amacı kadınlara oy hakkının kazanılmasına yardım etmektir. Bu talep,
Sosyalist hükümlerin ortaya koyduğu kadın sorununun tümü ile bağlantılı olarak ele
alınmalıdır. Kadınlar Günü uluslararası nitelikte olmalı ve dikkatle hazırlanmalıdır.
Clara Zetkin, Kathe Duncker and Yoldaşlar, 27 Ağustos 1910.
[27 Ağustos 1910 günü Kopenhag'da, İkinci Uluslararası Kadınlar Konferansı'na
verilen bir önergeden. Die Gleicheit Stuttgart, 29 Ağustos 1910. ] (age. 108).
Lenin ve Stalin de yazılarında, Zetldn'in geleneğine uyarak, 8 Mart'ı "Uluslararası
Kadınlar Günü" olarak anarlar. Bkz: Lenin, "Uluslararası Kadın Günü Üzerine" ve
Stalin, "Uluslararası Kadınlar Günü" başlıklı makaleler (Kadın Sorunu Üzerine,
İstanbul, inter Yayınları, 4. bs. 1996: 61 ve 79).
Türkiye sosyalist hareketinin tarihinde de 8 Mart, "Dünya Kadınlar Günü" ve
"Uluslararası Kadınlar Günü" olarak yerini aldı. Bilebildiğimiz ilk 8 Mart kutlaması
Ankara'da 1921 yılında gerçekleşti. Türkiye Komünist Fırkası üyeleri Rahime
Selimova ve Cemile Nuşirova, "8 Mart Kadınlar Bayramı"nı kutlarken, "Türk
kadınlarının insani ve toplumsal haklarını tanıyan tek örgütün Komünist Partisi"
olduğunu vurguladılar. Yine 1925-26 dönemindeki bir rapordan 8 Mart'ı kutlamak için
hazırlıklar yapıldığını ancak parti üyelerinin tutuklanması yüzünden kadınlar gününün
kutlanamadığını öğreniyoruz. TKP'nin 1962 Konferansı'nda alınan kararla 1964
yılında yayıma başlayan aylık Yurdun Sesi dergisinin Mart 1967 sayısında 8 Mart'a
ilişkin bir yazı yer alıyor. Zahide Duru yazısında 8 Mart'ın "dünya kadınlarının
mücadele ve dayanışma günü olduğunu" ve 8 Mart'ın kutlanmadığı ülkeler arasında
Türkiye'nin de bulunduğunu vurguluyor.
Kadınların büyük çoğunluğu mülksüz, yoksul ve emekçidir. Kadınları "emekçi ve
emekçi olmayanlar" olarak sınıflamak, her şeyden önce, ücretli bir işte çalışmayan ev
kadınlarının evde çocuk, koca, yaşlı bakımı için harcadıkları ücretsiz emeği yok
saymak anlamına geliyor. Ev kadınları emekçi değil mi? Kadın hareketi, kadınların
boğaz tokluğuna çalışması/çalıştırılması olan ev işinin ve görünmeyen emeğin
görünür hale gelmesi için mücadele etmeli. Eğer Emekçi Kadınlar Derneği, 8 Mart'ın
yalnızca ücretli çalışan işçi kadınların günü olduğu iddia ediyorsa, 8 Mart'ı, şimdiye
kadar duyulmamış yeni bir isimle, "Ücretli İşçi Kadınlar Günü" olarak kutladıklarını
açıklamaları daha doğru olur.
(Yazarın, Gelecek Dergisi'nin Mart '06 'Kadın Dosyası'ndan yazarın izniyle
alınmıştır...)
NURAY BAŞ (Yazar)
"Kadınlar var..."
Evde bilirsiniz... Yaşarsınız zaten... Anadır... hizmetçidir... köledir... Yeri gelir
yosmadır... Kadınlar...
Kadınlar var....
Fabrikalarda .... Eğer sabah erkenden düşerseniz yollara...
Görürsünüz mutlaka köşe başlarında... Alaca şafağın keskin ayazında... İncecik
elbiselerinin içinde soğuktan kavrulmuş titreyen tenleriyle...
Birbirlerine, saçak altlarına sokularak araçlarını bekleyen... Azıkları turşu ekmek
olan... Küflü, adına fabrika denen karanlık bodrumlarda toz ve yağ kokan makinalar
arasında...
Üç kuruşa çalışmaya razı... Kimi sigortasız, kimide sendikalı oldu diye kapı önüne
konulan kadınlar...
Kadınlar var... Belediyelerde... İşçi kadrolarında falanca sendikalı diye çöp
kamyonlarına sürülen kadınlar...
Kadınlar var... Devlet dairelerinde... Amirinin cinsel tacizlerine göz yummak zorunda
kalan... Ya da göz yummadığı için siciliyle oynanan kadınlar...
Kadınlar var... Hastanelerde... Beş kişilik işi tek başına yapmaya çalışan... İçi
boşaltılmış sağlık sisteminin bütün yükü omuzlarında... Tükenirken kendisi...
Hastalara ilaç olan... kadınlar...
Kadınlar var... Okullarda... Kendi yavrusunu 40 derece ateşle evde bıraktığı yüreğine
emanet ederek... Başka çocuklara ana olmaya koşan...
Yağmurda, çamurda, karda, ipide bilgiye aç tomurcukları doyurmaya giderken
yollarda can veren kadınlar...
Kadınlar var...
Özel sektörde... İliğine kemiğine kadar performansı çıkarılan... Zamansız, mekansız
kadınlar...
Kadınlar var... Sokakta... Yaşamak için bedeninden başka satacak bir şeyi olmayan...
1,5 yaşındaki yavrusunu sapık olduğunu bilmediği ellere bırakmak zorunda olduğu
için linç edilen kadınlar...
Kadınlar var... Adliye kapılarında... Doktor olsun diye yetiştirip derin çetelere
kaptırdığı evladının elindeki kanı silmeye çalışan kadınlar...
Kadınlar var... Meydanlarda... Dünyadaki kanlı pazarlıkların uşağı olmuş oğlunu...
Karanlıklara kaptırıvermiş kadınlar...
Kadınlar var... Mezarlıklarda... Birbirini vuran iki oğlundan... Birini vatan sağ olsuna
adamış... Diğerinin cenazesine bile sahip çıkamamış kadınlar...
(...)
Kadınlar var... Doğuda... Töre diye hayatının baharında toprağa ekilen... Töre diye iki
günlük bebeğinin, kendisinin canına kıyan... Töre diye tecavüzcüsüne satılan
kadınlar...
(...)
Kadınlar var... Kocası dışarıda her türlü namussuzluğu yaparken... Evde onun
namusunu bekleyen kadınlar...
Kadınlar var... Sendikalarda siyasi partilerde sivil toplum örgütlerinde... Vitrin
malzemesi olsun diye, fikirleri geçiştirilen kadınlar...
Emek mi? Kadın ne anlar ki
emekten... Bilmezler ki gecenin alaca şafağında... Kasıklarımda dayanılmaz bir
sancıyla... Her gün yeniden doğururum emeği ben...
Bilmezler kadınım... Bilmezler güçlüyüm... Bilmezler, anlamazlar ki... Bu düzen
değişecekse bel kemiği benim... Eşkıya dünyaya hükümdar olmazsa...
Eşkıyaları, bir bebekten katil yaratabilenleri yetiştirmeyecek olan benim....
Bilmezler anlamazlar ki...
Yazgısı cehalet olan bu memleket benim...
Nasıl bir dünya istiyorlarsa o dünya benim...
Geçmişse... Gelecekse... Güzelse... Benim...
Bilmezler anlamazlar ki...
Siyaset arenasında ben de varım
Vitrin için değil
Yoksulluğun ve şiddetin en büyük mağduru ben olduğum için...
EĞİTİM Sen Fatsa Temsilciliği Temsilcilik Sekreteri
Ayrıca Mehmet Kaçmaz arkadaşımız derleyip toparlamış bize de paylaşmak yakışır
0 Yorumlar
Teşekkürler ...