1 MAYIS ✊✌

Sanayi devrimiyle birlikte Avrupa’da ortaya çıkan iş yaşamı giderek tüm kesimlerin yaşamını etkiledi. Uzun yıllar boyunca, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve kölelik yaşamının sona erdirilmesine yönelik birçok toplu isyan ve kanlı direnişler yaşandı. Ancak tam anlamıyla grev denebilecek bir eylem ilk defa 1902 yılı Nisan ayı başında Belçika İşçi Partisi’nin işçilere oy hakkı verilmesi ve eşit oy hakkı tanınmasına ilişkin aldığı kararıyla yaşandı.

Bu karar doğrultusunda Belçika İşçi Partisi on dört Nisan günü “Genel Grev” parolasıyla bir bildiri yayınladı. Buna karşılık hükümet de kolluk kuvvetleriyle büyük önlemler almıştı. Ertesi gün başlayan eylemlere yapılan müdahale ile olaylar bir anda yıldırım hızıyla yayıldı. Adeta bir iç savaşı andıran çatışmalara polisin sert müdahalesiyle  ölü sayısı da iyice artmaya başladı. Takip eden günlerde olaylar ülkenin her yanına yayıldı. Ancak işçiler bu ağır baskıya dayanamayıp, yirmi nisan günü grevi bırakıp iş başı yaptılar.

BU BİR BAŞLANGIÇTI

Bundan sonraki ikinci büyük genel grev 1906 yılında Fransa’da yapıldı. Fransa’nın en büyük işçi kuruluşunun temsilcisi olan bir genç İşçinin 1 Mayıs 1906’dan itibaren günde sekiz saatten fazla çalışılmaması önerisi, geniş kesimlerce benimsendi.

Afişler ve dağıtılan broşürlerle duyurularak büyük mitingler düzenlendi. Tam bu eylemler sürerken, 10 Mart 1906 günü Pas-de Calais kentinde kömür ocaklarında yaşanan korkunç patlamada 1200 kişi öldü.

Bu olay zaten sürmekte olan direnişin öfke patlamasına neden oldu. 13 Mart sabahı başlayan grev, katılan sayısı her gün artarak 15 Mart günü elli bine yaklaştı.Kolluk kuvvetleri yaklaşan 1 Mayıs için önlemlerini daha da artırmış, barikatlar kurmuş ve ortalık sakinlemiş gibi görünüyordu. Bu yanıltıcı durum uzun sürmedi. Paris başta tüm Fransa savaş alanına döndü. Halk erzak stoklamaya başladı, ekonomi çöktü, bankalar iflas etti.

ÜÇ SEKİZ

1 Mayıs günü, iflas eden Paris borsasının ön cephesini boydan boya kaplayan bir afişte “sekiz saatlik iş istiyoruz ve bunu alacağız” yazıyordu. “Sekiz saat çalışma, sekiz saat uyku ve sekiz saat eğlence” olarak tarihe geçen bu istek, bu grev ve direnişin simgesi olarak “ üç sekiz” olarak tüm dünyaya yayılacaktı.

Tıpkı Belçika’daki gibi bu grev de başarısız olmuştu. Ancak işçiler, yurt çapında bir dayanışma ile tüm dünyada kazanımların öncüsü olmayı başarmışlardı. Böylece 1 Mayıs 1886 günü Amerika’da açılan kapıdan içeri Avrupa’da girmişti.

Bu günlerde kutladığımız 1 Mayıslar sadece işçi ve emekçilerin değil, aynı zamanda insanlığın kazanımıdır. Ve nice canlara mal olmuştur.  Bu gün ülkemizde ve tüm dünyada bu haklar ne yazık ki yok sayılıyor. Öyle görülüyor ki emek mücadelesi zorlu yolculuğunu sonsuza kadar sürdürecek.

Yaşasın  emek ve dayanışma mücadelesi. Yaşasın 1 Mayıs

Bartın Gazetesi’nin 30 Nisan 2025 tarihli sayısında yayınlanan Mehmet DEMİRCİOĞLU yazısı)


Yorum Gönder

0 Yorumlar