Bugün Çağlayan Adliyesi’nin önündeydim.
CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve gazeteci Merdan Yanardağ için düzenlenen mitingde binlerce insanla birlikte adalet, özgürlük ve demokrasinin sesi olduk.
Oradaydım… ve kalabalığın içinde bir yüz beni yıllar öncesine, çocukluğumun ideallerine götürdü: Ercan Karakaş.
Ercan Karakaş sadece bir siyasetçi değildir; benim için bir dönemin simgesidir.
1980’lerin karanlığında sosyal demokrasiyi yeniden yeşertmeye çalışan kuşağın bir temsilcisidir.
O kuşak, SHP çatısı altında “özgürlük, eşitlik, dayanışma” kavramlarını yalnızca söylemde değil, yaşam biçiminde taşıdı.
Benim çocukluğum, o değerlere inanan insanların, sokakta, evde, meydanda hakikat için verdiği mücadelenin gölgesinde geçti.
O yüzden SHP benim için bir partiden öte, bir vicdan okuluydu.
Bugün Çağlayan’da Ercan Karakaş’ı yeniden görmek, o eski vicdanın hâlâ bu topraklarda canlı olduğunu hatırlattı bana.
Yıllar geçti, iktidarlar değişti, isimler değişti…
Ama o inanç, o dirayet, o “hakikat inadını” taşıyan insanlar hâlâ dimdik ayakta.
Ercan Karakaş’ın gözlerinde o inadı gördüm bugün:
Ne kadar yıl geçerse geçsin, özgürlük fikri yaşlanmıyor.
Bir yanda Ekrem İmamoğlu’nun tutsak edilmek istenen iradesi,
bir yanda Merdan Yanardağ’ın susturulmaya çalışılan kalemi…
Ve öte yanda, bütün bunlara rağmen hâlâ “buradayız” diyen binlerce yürek.
İşte orada, o kalabalığın içinde geçmişle bugün birleşti:
SHP’nin mirasıyla CHP’nin bugünkü direnişi, aynı çizgide buluştu.
Bugün, çocukluğumun inandığı değerlere yeniden sarıldım.
Adalet için, özgürlük için, hakikat için...
Ercan Karakaş’ın temsil ettiği o eski ama hiç eskimeyen sosyal demokrat ruh, bana bir kez daha hatırlattı:
Bu ülkenin umudu hâlâ yaşıyor.
Ve biz, o umudu taşımaya devam edeceğiz. MAHİR BAŞ
0 Yorumlar
Teşekkürler ...