Bir zamanlar aşık olduğu ve saçının teline bile kıyamadığı
sevgilisi ya da eşini, koklamaya doyamadığı çocuğunu, kendisine
bakıp büyüten ana- babasını gözünü bile kırpmadan nasıl
öldürebilir insan? Diye şaşınıyoruz.
Hemen her gün bir kadın
ya da çocuk, bir yakını tarafından canice öldürülüyor.
Çevremizde ya da en yakınımızda olan sevdiğimiz insanların, bir
katile dönüşmesi hepimizi şaşırtıyor. Öyle ya; neredeyse bu
cinayetlerin tamamı aile, eş dost ya da yakın çevreden kişilerce
işlenmiyor mu?
Yaşam koşullarının ve düşünce yapısının bir
insanı nereden alıp nereye savurduğu, insan psikolojisinin o an,
yer ve zamana göre nasıl değişiverdiği, dünyanın en iyi kalpli
insanı olarak tanıdığımız birinin, zalim bir psikopat olarak
hiç ummadığımız bir andı karşımıza çıkıvermesine ne
diyelim?
BİR TABLONUN ANLATTIĞI
Leonardo da Vinci, ünlü "Son
Akşam Yemeği tablosunun yapmaya başladığında bir güçlükle
karşılaşır. İyi karakteri İsa'nın yüzünde, kötü karakteri
de Yahuda'nın yüzünde tasvir etmek ister. Bunun için bu iki
karakteri bulmak üzere model aramaya başlar. Bir gün, bir konser
sırasında İsa karakterini yansıtacak "iyi" bir yüze
uygun birini bularak onu ikna edip poz vermesi için atölyesine
davet eder. Bu çalışma sonrası tabloyu yarım bırakıp, kötü
karaktere model olacak kişiyi aramaya başlar.
Leonardo da Vinci,
aradan üç yıl geçmesine rağmen kötü karakteri için modellik
yapacak "kötülük dolu bir yüze sahip birini bulamamıştır.
Sürenin bu kadar uzaması, siparişi veren kilisenin papazi
tarafından hoş karşılanmaz. Leonardo da Vinci'yi Sıkıştırır.
Leonardo da Vinci günler sonra, yıpranmış ve bu yüzden yaşlı
görünen bir genç adam bulur. Bu adam kendinden geçmiş halde
paçavralar içinde bir kaldırım kenarına yığılmıştır.
Leonardo da Vinci, yardımcılarına, bu adamı doğruca atölyesine
taşımalarını söyler.
İYİ DE BİZİZ KÖTÜ DE
Atölyeye
varınca yardımcıları adamı ayağa dikip, üstünü başını
düzeltirler. Adam ne olduğunu bile anlamamıştır. Leonardo da
Vinci, adamın yüzünde görünen "kötülüğü inançsızlığı
ve bencilliği tablosuna yansıtmaktadır. Leonardo da Vinci, işini
bitirmek üzereyken, kendine gelmeye başlayan berduş kılıklı bu
adam, atölyede tamamlanmak üzere olan tabloyu görüp, şaşkınlık
ve hüzün dolu bir sesle şöyle der. "Ben bu tabloyu daha önce
de gördüm!" "Ne zaman?" Diye sorar. Leonardo Da
Vinci şaşkınlıkla. "Üç yıl önce. Elimde avucumda ne
varsa kaybetmeden önce." "O sırada bir koroda şarkı
söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni Isa'nın
"iyi" yüzü için modellik yapmaya çağırmıştı. Gerçekten de çevremizde gördüğümüz iyi ile kötü aynı
kişidir. Bizim yaşayacaklarımız biraz da bunların karşımıza
nerede ve ne zaman çıkacaklarına bağlıdır. Bazen bir cinayet
haberinden sonra komşu ya da yakınlarına mikrofon uzatıldığında,
sakin iyi yüzlü, kendi halinde biriydi. Biz de anlamadık nasıl
olduğunu diyorlar. Görüldüğü gibi iyi de biziz, kötü de. Her
şey içinde bulunulan durum, yer ve zamana bağlı. Sizce de öyle
değil mi?
Bir zamanlar aşık olduğu ve saçının teline bile kıyamadığı
sevgilisi ya da eşini, koklamaya doyamadığı çocuğunu, kendisine
bakıp büyüten ana- babasını gözünü bile kırpmadan nasıl
öldürebilir insan? Diye şaşınıyoruz. Hemen her gün bir kadın
ya da çocuk, bir yakını tarafından canice öldürülüyor.
Çevremizde ya da en yakınımızda olan sevdiğimiz insanların, bir
katile dönüşmesi hepimizi şaşırtıyor. Öyle ya; neredeyse bu
cinayetlerin tamamı aile, eş dost ya da yakın çevreden kişilerce
işlenmiyor mu? Yaşam koşullarının ve düşünce yapısının bir
insanı nereden alıp nereye savurduğu, insan psikolojisinin o an,
yer ve zamana göre nasıl değişiverdiği, dünyanın en iyi kalpli
insanı olarak tanıdığımız birinin, zalim bir psikopat olarak
hiç ummadığımız bir andı karşımıza çıkıvermesine ne
diyelim? BİR TABLONUN ANLATTIGI Leonardo da Vinci, ünlü "Son
Akşam Yemeği tablosunun yapmaya başladığında bir güçlükle
karşılaşır. İyi karakteri İsa'nın yüzünde, kötü karakteri
de Yahuda'nın yüzünde tasvir etmek ister. Bunun için bu iki
karakteri bulmak üzere model aramaya başlar. Bir gün, bir konser
sırasında İsa karakterini yansıtacak "iyi" bir yüze
uygun birini bularak onu ikna edip poz vermesi için atölyesine
davet eder. Bu çalışma sonrası tabloyu yarım bırakıp, kötü
karaktere model olacak kişiyi aramaya başlar. Leonardo da Vinci,
aradan üç yıl geçmesine rağmen kötü karakteri için modellik
yapacak "kötülük dolu bir yüze sahip birini bulamamıştır.
Sürenin bu kadar uzaması, siparişi veren kilisenin papazi
tarafından hoş karşılanmaz. Leonardo da Vinci'yi Sıkıştırır.
Leonardo da Vinci günler sonra, yıpranmış ve bu yüzden yaşlı
görünen bir genç adam bulur. Bu adam kendinden geçmiş halde
paçavralar içinde bir kaldırım kenarına yığılmıştır.
Leonardo da Vinci, yardımcılarına, bu adamı doğruca atölyesine
taşımalarını söyler. İYİ DE BİZİZ KÖTÜ DE Atölyeye
varınca yardımcıları adamı ayağa dikip, üstünü başını
düzeltirler. Adam ne olduğunu bile anlamamıştır. Leonardo da
Vinci, adamın yüzünde görünen "kötülüğü inançsızlığı
ve bencilliği tablosuna yansıtmaktadır. Leonardo da Vinci, işini
bitirmek üzereyken, kendine gelmeye başlayan berduş kılıklı bu
adam, atölyede tamamlanmak üzere olan tabloyu görüp, şaşkınlık
ve hüzün dolu bir sesle şöyle der. "Ben bu tabloyu daha önce
de gördüm!" "Ne zaman?" Diye sorar. Leonardo Da
Vinci şaşkınlıkla. "Üç yıl önce. Elimde avucumda ne
varsa kaybetmeden önce." "O sırada bir koroda şarkı
söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni Isa'nın
"iyi" yüzü için modellik yapmaya çağırmıştı.
Gerçekten de çevremizde gördüğümüz iyi ile kötü aynı
kişidir. Bizim yaşayacaklarımız biraz da bunların karşımıza
nerede ve ne zaman çıkacaklarına bağlıdır. Bazen bir cinayet
haberinden sonra komşu ya da yakınlarına mikrofon uzatıldığında,
sakin iyi yüzlü, kendi halinde biriydi. Biz de anlamadık nasıl
olduğunu diyorlar. Görüldüğü gibi iyi de biziz, kötü de. Her
şey içinde bulunulan durum, yer ve zamana bağlı. Sizce de öyle
değil mi?
(Bartın Gazetesi’nin 20 OCAK 2025 tarihli sayısında yayınlanan Mehmet DEMİRCİOĞLU yazısı)
0 Yorumlar
Teşekkürler ...