Bundan yirmi otuz yıl önceleri Bangladeş; Pakistan ve Hindistan gibi o zamanlar geri kalmış ve eğitimsiz ülkeler olarak gördüğümüz ülkelerden gelen ve çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği yangın, tren kazası ve benzeri haberleri televizyonlarda izlediğimizde ülkemizle gurur duyardık. Kendimizi onlara göre daha gelişmiş ülke görüp, böyle şeylerin bizde olmayacağına da inanmıştık. Evet, bizde de grizu patlaması nedeniyle maden işçileri yaşamını yitirirdi. Ancak o zaman daha özelleştirme nedir bilmediğimizden devletimiz hem sorumluları cezalandırır, hem de güvenlik önlemlerini en üst düzeyde almaya çalışırdı. Bu gün Zonguldak madencilerinin hala alkışladığımız birikimleri de ta o zamanlara dayanmaktadır. Çünkü yetkili ve sorumlular hem eğitimli ve liyakatli hem de sorumluluklarının ağırlığını bilen devlet terbiyesi almış kişilerden oluşuyordu.
Bu gün, o zamanın gençlerinin gözlerindeki ışıltı söndüğü gibi, şimdiki gençlerimiz, genç yaşlarında, genç yaşlılar sınıfına girdiler. Bırakın gözlerdeki ışıltıyı, neredeyse gözlerinde fer kalmadı. Ağır ekonomik koşullar, kısır tartışmalar ve sorumlu ve yetkili kişileresin ne olursa olsun hesap vermemesi ve aynı zamanda para kazanma hırsı, ülkemizi tam bir üçüncü dünya ülkesi haline getirdi.
Yıllardır, neredeyse aklımızın ucundan bile geçmeyecek iş kazası, tren kazası, yangınlar, maden kazası, grizu patlaması, orman yangınları, deprem, su baskınları, çığ düşmesi ve fişek fabrikalarındaki patlamalar gibi ard arda felaketler yaşıyoruz. Bu ve benzeri, çok sayıda canımızı yitirdiğimiz “sözde” kazalardan birinde bile bir sorumlu ortaya çıkarılıp cezalandırıldı mı? Tabi hemzemin geçitteki çökme nedeniyle onca insanımızı kaybettiğimiz Çorlu tren kazasında kusurlu bulunan makinist hariç!
KARTALKAYA TRAJEDİSİ VE ŞEVVAL KIZIMIZ
Bir hafta kadar önce Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve tüm ülkemizi yasa boğan yangın faciası sonrası ekran başına kilitlenen insanlar bu acıyla kıvranırken, yetkililerin yaşamını yitiren canlarımızdan çok, kendilerini temize çıkarma telaşları adeta yanan yüreklerimize benzin döker gibiydi.
Yine hep birlikte tanık olduk ki bir ihmaller zincirinde boğuluyoruz. Ve üzülerek görüyoruz ki yetkili ve sorumlular neredeyse mağdur rolüne soyunmuşlar. Daha öncekiler gibi yine yetkililer hiçbir sorumluluk almayacak ve olan yüreklerimizi yakan canlarımıza olacaktır
Ülkemizin dört bir yanında olduğu gibi Bartın’da da bu acı derinden hissedilmiştir, Bu yangının en trajik olayında, on ikinci kattan atlayıp yaralı olarak hastaneye kaldırılan yirmi beş yaşındaki Şevval kızımız hastanede yaşamını yitirmiştir.
Daha bir buçuk ay önce, bu otelde garson olarak çalışmaya başlayan Şevval, çaresiz kaldığı on ikinci katta, son anda alevlerin arasında babasıyla görüntülü konuşarak, birlikte aldıkları zor bir kararla pencereden atlamıştı. Bu acıya ne ailenin, ne babanın, ne de babayı tanıyan bizlerin yüreği dayanabilir.
Alevlerin arasında yanan bedenlerin soğuk toprağa verildiği bu günde; Bartın halkı da Şevval kızımızı son yolculuğuna uğurlamakta ve tarifsiz acılar yaşayan aile ve babaya destek olmaya çalışmaktadır. Yanarak, dumandan boğularak ya da pencereden atlayarak yaşamını yitiren tüm canlarımıza Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifa dilerken, sorumsuz yetkililerin taşlaşmış yüreklerine bu ateşin birazcık olsun insanlık duygusu aşılamasını diliyorum. Çok üzgünüm
(Bartın Gazetesi’nin 31 OCAK 2025 tarihli sayısında yayınlanan Mehmet DEMİRCİOĞLU yazısı)
0 Yorumlar
Teşekkürler ...