Kim demiş, neden demiş, nasıl demiş, hangi hakla niçin demiş.
Bunları hiç anlamıyorum.
Anladığım birşey var, 60 yaşındayım, üç yanı denizlerle çevrili bu Datça yarım adasında denizin içine doğmuşum. Bu coğrafyada 60 koca yılımı kesintisiz yaşamışım.
Buraların bazı sıtandartlari vardı.
Yılda iki kez büyük baş hayvanlarımızı Denize götürür yıkardik, koyun keçi gibi küçük başlar zaten yaz sıcağında insanlarla her gün denize girerler serin suların tadını çıkarırlardi.
Büyük başlar öküz, inek, eşek, onlar da Haziran sonu hasat toplanır, Temmuz ortasında harman kaldırıldı, emekçi hayvanlar, günlerce ekin harmanın içinde dönüp harmanı ezerken, saman tozları yakardı onları,
Yıkamak için denize götürünce hayvanların kendisi gider denize dalardi.
İnsanlar yaz sıcağında Deniz kenarlarına gider yazı oralarda çıkarırlardi.
Denize yakın arazileri benim senin demezdik, çardaklar kurulur, herkes bir şekilde Deniz kenarını geç şahıs tarlaları bile müşterek alan gibi kullanılırdı. Deniz kenarı kamu alanı o yıllardan bunu biliyorduk.
Sorgusuz sualsiz herkes orayi kullanır kimse burası Benim tarlamın önü, arkası demezdi.
Hatta kamu alanı ne demek onu da sadece şöyle bilirdik, buralar insanlara müşterek kullanmak için bırakılan kıyılardı.
Ve yıllardır atalarımız daböyle derdi.
Yalı gıyi sahipsiz herkes oraya denize gider denilirdi. Bu arada yalı gıyi dedikleri deniz kenarı.
Şimdi bugüne gelince;
Önce mallarımız çektiler kıyılardan, antik kent Knidos keçiler hayvanlar Zarar verebilir dediler, hayvanlarımızı KNİDOS yakınlarından çektiler, oysa keçiler yaban sarmasiklari yiyip ağaçları boğulmaktan kurtarıyor du.
Otları bütün mevsim kemirerek yedikleri için yangın tehlikesini azaltiyorlardi.
Olası küçük yangınlara ulaşmak için keçilerin yaptığı patika yollar kullanılırdı.
Köylünün geçim kaynağı hayvancılık bitti.
Şimdi kusura bakmayın arkadaşlar bazı arkadaşlar defalarca bana da şunu söylüyorlar, köylü tarlasını satmasın, iyide köylü tarlasını satıp Kıbrıs'a kumar oynamaya mı gidiyor.
Fabrika varda işemi girmiyor, doyurucu bir tarım geliri varda, yiyip içip savuruyor mu ?
Hayır en çok çocukların eğitimi için bu satış işlemleri gerçekleşiyordu.
Gelelim hayvanlarımız dan sonra bize.
Buralardan yer alanlar burayı özgür alanları tercih edip geldiler. Duvarsiz aldıkları bu arazilere sur duvarı gibi duvarlar çektiler, taş yığınına döndük,
Yetmedi kıyılar kamu alanları parsellendi, Bizim anayasal haklarımızı ihlal değil gasp ettiler.
Bizler bu memlekette her şekilde vergimizi ödeyen insanlarız, ev vergisi, mal vergisi, çalışırken beden gücümüzün hemen hemen üçte birini, alış veriş KDV birde bütün bunları sadece emekli maaşıyla ödüyoruz.
Bunlar bence kamu görevleri, birde kamu suçları var tabi, hepsi bizler için, iyide kamu alanlarımıza ne oluyor. Bizim Ana yasal hakkımıza tecavüz değilmi bu.
Bence kamu alanları üzerinden, kamu suçu işleyişine dur demek gerekiyor.
VE BİZ ISRARLA "KIYILAR HALKINDIR" DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ.
BU BİZİM ANAYASAL HAKKIMIZ.
BÜTÜN KIYILAR KAMU ALANIDIR. MÜŞTEREK KULLANILMALIDIR.
Gülkadin Taş
***




0 Yorumlar
Teşekkürler ...