GÜVERCİN 🐦

Geçtiğimiz günlerde haberlerde, bir vatandaşın borcundan dolayı güvercinlerinin haczedildiğini duymuştum. Çocukluğum geldi aklıma. Çocuklar için eğlencenin sınırı yok. Hemen her ortamda kendilerine eğlenecek bir şey buluyorlar. Park ve bahçelerde kırıntıları toplamak için insanların ayaklarının dibine kadar yanaşan güvercinler de çocukların eğlencesi oluveriyor. Çocuklar hemen peşlerine düşüyor, güvercinler biraz uzaklaşıp, yeniden işlerine koyuluyor. Anlaşılan onlar da çocuklardan kendilerine bir zarar gelmeyeceğini öğrenmişler.

İnsanlarla birlikte yaşamaya öylesine alışmışlar ki, altına oturduğunuz bir ağacın tepesinden başınıza pisleseler bile bunu bir uğur işareti sayıp, piyango bileti alan insanlar tanıyorum. Güvercin pisliğinin çok kaliteli bir gübre olduğunu duymuştum. Belki de bu yüzden saçlara iyi geldiği bile düşünülmüştür kim bilir!

ARAP ÜSEYİN

Çocukları izlerken, çocukluğumda mahallemizde babasının uzaklarda çalıştığı söylenen, hastalıklı anasıyla tek başına yaşayan ve okumakta pek gözü olmayan Arap Hüseyin geldi gözümün önüne. Bunun işi gücü güvercinlerdi. Ona kimse Hüseyin demez “Üseyin” derdi. Ben de çocukluk yıllarım bitene kadar adını öyle sanırdım. Evlerinin bahçesindeki bir kümeste, birbirinden güzel paçalı beyaz güvercinlerle uğraşır, bunları avuçlarına alıp masmavi göğe fırlatır ve onların takla atışlarını  izlerdi. Tabi biz de.

Güvercinlerin havada yaptıkları hareketler zevkle izlenirdi. Birçoğu onun el çırpışı ya da ıslığıyla geri döner, bazıları biraz huysuz olduğundan bu çağrılara aldırış etmez, komşuların çatısına konar, bir türlü geri gelmezdi. Bizim Üseyin’in mahalleliyle dalaşması işte o zaman başlardı. Kimin evi olursa olsun gözü hiçbir şey görmez, çatıya çıkar güvercinini yakalamaya çalışırdı. Evlerin çatısında kırılmadık kiremit bırakmazdı. Fakat Hüseyin için ne gam. Kim nereden zararını karşılayabilecek. Güvercinlerin haciz edilebileceği kimin aklına gelecek!

Nuh’ un gemisinden suların çekilip çekilmediğini anlamak için salınıp, ağzında zeytin dalıyla döndüğü söylenir kutsal kitaplarda güvercinin. Belki de bu yüzden dokunulmaz.

Eskiden haber ulaştırmak üzere, güvercinlere posta görevi yaptırıldığı da bilinmektedir. Şarkılara da konu olan güvercin, insanlarla birlikte yaşayan bir canlı olmayı hep sürdürmüştür.

BARIŞIN SEMBOLÜ

İkinci dünya savaşı sonunda birtakım barış derneklerinin çabalarıyla bin dokuz yüz kırk dokuz yılında Paris’te toplanan Dünya Barış Kongresi’nde Picasso tarafından yapılan güvercin resminin afişlerde kullanılması zamanla güvercinin barışın simgesi olmasının da önünü açmıştır.

Parkta çocukları izlerken, onların güvercinleri kovalayıp onlarla oynaşması, yukardaki satırları çıkardı karşınıza. Acaba diyorum bizim “Üseyin’in güvercinleri haczedilse ne yapardı?

Geçim sıkıntısıyla hayatımızın karardığı şu günlerde, Cahit Sıtkı’nın dediği gibi, güvercin kanadında okşayalım göklerin maviliğini.  Ülkemize, bir gök dolusu güvercin beyazlığı diliyorum.

(Bartın Gazetesi’nin 20 Aralık 2025 tarihli sayısında yayınlanan Mehmet Demircioğlu yazısı )



Yorum Gönder

0 Yorumlar