Yeni bir yila, hayırlısıyla başladık.
lyisiyle kötüsüyle bir yılı daha geride bırakırken aklımıza
geçmişteki alışkanlıklarımız da akıllara gelmekte.
Yılbaşlarında, dini bayramlarda uzaktakine yakındakine,
dostlarımıza akrabalarımıza yeni yılı tebrik kartlarıyla
kutlardık. Artık ne bu kutlamalar kaldı ne de tebrik kartları
var. Mazide kalan bir hatıradan ibaret oldu. Günümüzde tebrik
kartları artık efemera malzemesi olarak satılmaktadır. Günümüzde
kutlamalar dijitalleşerek cep telefonu vb. aygıtlar tarafından
yapılmaktadır.
YILBAŞI KARTLARI
Eskiden yılbaşı geldiğinde
lapa lapa kar yağardı. Mevsim ve iklim değişikliği sebebiyle
artık yılbaşında kar yağması imkansız hale geldi. Bu da artık
mazideki anılardan ibaret oldu. İklim değişikliği ve küresel
isinma ve Dünya'mızdaki dengeleri alt üst etti. Eskiden karın çok
yağdığı zamanlarda eski Bartın evlerinin üzeri bir metreye kar
birikintisiyle dolardı. Nitekim çatı çökmemesi için karın
temizlenmesi gerekmekteydi. Bu işlem için eskiden uzun saplı
kürekler yapılırdı ve evin üstünde bulunan yangın bacasından
kar kürünürdü. Buna "eviy üzerindeki garı küredik"
denirdi. Eskiden zemheri olarak adlandırılan kişin en soğuk kırk
günü olarak bilinen zemheri soğukları mazide kaldı. Bu
zamanlarda genellikle her taraf buz tutar, saçaklar buz kütleleri
kılıç gibi sarkardi. İnsanlar saçak diplerinden yürüyemezdi.
Ne zaman hava ısınacak, halk ağzındaki tabirle "her taraf
şıpıramağa başladı" denecek diye beklenirdi. Bu tabir karın
eridiğini ifade etmeyi temsil ederdi.
KAVURMA
Eskiden günümüzdeki
kadar çok fabrika olmadığı için el emeği göz nuru ile
geçinebilen aileler vardı. Bu aileler altı ay çalışır ve altı
ay tatil yaparlardı. Bartın'da bu tarzda geçimini sağlayan
aileler çoğunlukla hayvan besler veya hayvan satın alırlardı.
Hayvan kesilir ve büyük sofralarda etler kuşbaşı olarak
doğranırdı. Bu işlem yer sofrası olarak bilinen büyük ve küçük
sofra üzerinde yapılırdı. Bir taraftan evlerde ocakta ateş
yakılır üç ayaklı sac ayağı konur, bunu üzerine büyük içi
kalaylı bakır tavalar konur ve etler içine dökülürdü. Kızgın
ateşte etler pişer ve pişen etin içine bir miktar yağ atılır
ve pişmeye bırakılırdı. Etler pişerken içindeki su fokur fokur
ses çıkarırdı. Pişen etler kıvama geldiğinde tabak sofra
olarak bilenen kalaylı tabaklar etler konurdu. Bu işlemle etler
soğumaya bırakılırdı. İki üç gün sonra bu tabaklardan
kalıplaşmış olan etler genellikle kavurma şeklinde alınırdı.
O yıllarda genellikle her evde buzdolabı bulunmazdı. Bunun yerine
tel dolaplar buzdolabı görevi görmekteydi. Kavurma kalıplan tel
dolaplara dizilir, her kavurma kalıbının arasına iki ince çita
koyulmak şartıyla kavurmalar muhafaza SAYI 4111 edilirdi. Bu işleme
Bartın ağzında "gavurma gavurduk" deniridi. Teknolojinin
erişilebilir olmasıyla artık her eve buzdolabı girmiş tel dolap
bırakılmıştır. Artık kavurmalar hazır bir şekilde alınabilir
ve kolay erişilebilir olmuştur. Kavurma yapma geleneğini de mazide
kendine bir yer seçmiştir. 1960'lı yıllarda bir kilo kıymanın
yedi buçuk veya on lira olduğunu anımsamaktayım. 2025'e girerken
bir kilo kıyma 539 TL olarak satılmaktadır. Ateş pahasını tam
anlamıyla ifade etmektedir. Nereden nereye!?
SALÇA
Eskiden yaz
günlerinde aileler kış erzaklarını hazır ederlerdi. Tarhanadan
reçele, turşudan salçaya bilfiil akla gelecek birçok malzemeyi
yazdan hazırlarlardı. Bartın ağzıyla "Devrendağazı",
"Derbent Köyü domatesi meşhurdur. Aileler Kadınlar
Pazarı'nda satılan Derbent'ten gelen domatesi kasalarla alırlar ve
evlerde domatesler doğranır süzgeçten geçirilerek salça haline
getirilirdi. Bu işlem yapılırken yine ya bahçede ya da evin
içindeki ocakta ateş üzerinde salça yapılırdı. Tabii ki diğer
gelenekler gibi bu gelenekte modern zamanlara yenildi. ne yazık ki
mazide kendine bir yer seçti.
(Yaşlandıkça hatıralar, dimağımda
tekrar canlanıyor. "Hatıralar yaşlılığın bastonudur"
sözüyle bu yazı dizisine başlamış bulunmaktayım.)
(Bartın Gazetesi’nin 10 OCAK 2025 tarihli sayısında yayınlanan Çetin ASMA yazısı)
0 Yorumlar
Teşekkürler ...