Yaşamımız boyunca kendimize bakıp, çeki düzen vermek yerine, hep başkalarına bakıyoruz. İki yüzlülük ve çıkar ilişkisi her yanımızı sarmış. İşimize gelmeyen söz ve davranışlara gözlerimizi kapatıp kulaklarımızı tıkıyoruz. Çünkü haklı ve "sözde" güçlü görünmemiz bizi mutlu ediyor. Bundan daha önemli bir şey olabilir mi!?
Güçlünün haklı olduğu gibi yanlış bir anlayış nedeniyle çoğu insanlar, durdukları yeri kendi çıkarlarıyla belirlemektedirler. Hem de bunun yanlış olduğunu bile bile.
EGOMUZUN MUTLULUĞU
Yani sonuçta kendimizi kandırarak egomuzu tatmin edip mutlu olmaya bakıyoruz. Zaten insan ömrü zorluklarla geçmiyor mu? Hep haklı olmaya uğraşmak ve bizi haklı görenlerin sayısını artırmak için harcayacağımız enerjiyi, biraz da kendimiz için harcasak, bir şekilde mutluluğu yakalayamaz mıyız? Hem o zaman insanları karşımıza ya da arkamıza almamıza da gerek kalmayacaktır.
Enerjimizin büyük bir bölümünü destekçilerimize ayırdığımızda arkamızdan “yaşa, var ol, en büyük sensin, iyi ki varsın” gibi egomuzu tatmin edecek sözleri kolaylıkla duyup mutlu olabiliriz. Elimizdekileri sadece tatmin olma ve kabul görme için harcadığımızda çok da anlamı olmayan şeylerle mutlu olmamız zamana bağlı geçici bir durum olmanın ötesine geçmeyecektir..
BİREYSEL ÇIKAR DEĞİL, TOPLUMSAL YARAR
Daha da önemlisi, çıkar uğruna veya inandığımız için, birisinin yanında ya da arkasında dizilmek, bir süre sonra arkasına dizildiğimiz o kişi ya da kişilerin, bu durumdan aldıkları güç ve egoyla, farklı bir kişi olmalarına neden olacaktır. Böylece kendi gücünü başkasına devretmiş kitleler, bir süre sonra kendi haklarını istediklerinde, destek verdikleri güç, onlardan itiraz yerine “sadakat ve itaat” bekleyecektir. Ki bu da en tehlikelisidir. Bundan kurtuluş da öyle sanıldığı kadar kolay gerçekleşemeyebilir.
Ruhumuzu karartan derin yoksulluk, yolsuzluk ve hukuksuzluk da bundan kaynaklanmaktadır. Bu durum hepimizi bir cendereye sokmaktadır.
Atalarımız, yüzlerce yıllık deneyimle oluşan "ne ekersen onu biçersin, döner dolaşır seni bulur, ayağına dolaşır” ve benzeri sözleri boşuna söylememiştir. Bu sözleri sadece bir uyarı olarak görmemeli, yaşam felsefemiz yapmalıyız. Çünkü birçok örneğini gözlerimizle gördüğümüz bir neden-sonuç ilişkisidir bu. Bu gün yaşadıklarımızın sorumluluğu toplum olarak hepimizindir. İşte bu nedenle ektiğimizi biçiyoruz.
Atalarımızın sözlerine kulak vermeli ve koşullar ne olursa olsun kimsenin bizi kendimizi ezik hissettirmesine izin vermemeliyiz.
Bartın Gazetesi’nin 4 Temmuz 2025 tarihli sayısında yayınlanan Mehmet DEMİRCİOĞLU köşe yazısı
0 Yorumlar
Teşekkürler ...